CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde; “Sağlık çalışanları açısından ciddi bir refah düşüklüğü var, birçok sağlık çalışanı maalesef yoksulluk sınırının altında maaşla geçinmek zorunda. ‘Merkez Bankası Başkanı bile İstanbul’da ev bulamadığı için annesinin yanına taşınırken bizim sağlık çalışanlarımız ne yapsın’ diye hepinize sormak isterim” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, şunları söyledi:
“OECD ÜLKELERİ İÇERİSİNDE BİZDEN DAHA AZ PAY AYIRAN 2 ÜLKE VAR: HİNDİSTAN VE ENDONEZYA; BU, TÜRKİYE’NİN AYIBIDIR”
“Daha sonra tekrar değineceğim ama 2 makro sorunu paylaşmam gerekir. Birincisi, Türkiye’de sağlığa ayrılan pay çok yetersiz; ikincisi de özellikle Sağlık Bakanlığının bütçesinin dağıtımında sorunlar var. Ne söylemeye çalışıyorum? Biraz sayılardan yola çıkalım. OECD verilerine bakacak olursak Türkiye’de gayrisafi yurt içi hasıla üzerinden sağlığa ayrılan pay yalnızca yüzde 4,3; bunun 3,3’ü kamu kaynaklarıyla aktarılıyor. Bu oran Almanya’da yüzde 12,7; komşumuz Yunanistan’da ise yüzde 8,6. Dolayısıyla eğer biz sağlığı ciddiye alıyorsak ve ‘Sağlık en temel insan hakkıdır’ derken samimiysek Sayın Bakan, öncelikle, bu oranın yüzde 8 -en az olmak üzere- yükseltilmesi gerekir. Bakın, OECD ülkeleri içerisinde bizden daha az pay ayıran 2 ülke var: Hindistan ve Endonezya; bu, Türkiye’nin ayıbıdır.
“SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİ YAKLAŞIK 733 MİLYAR, KAMU HARCAMALARININ YÜZDE 44’ÜNE DENK DÜŞÜYOR VE GENEL BÜTÇE İÇERİSİNDEKİ ORANI DA YÜZDE 6,6″
Sağlık Bakanlığı bütçesi yaklaşık 733 milyar, kamu harcamalarının yüzde 44’üne denk düşüyor ve genel bütçe içerisindeki oranı da yüzde 6,6. Sayın Bakan, bu çok yetersiz, bunu en az yüzde 10 düzeyine çıkarmak gerekir ki atama bekleyen sağlık çalışanları, refah düzeyi düşük sağlık çalışanları, hizmete erişemeyen toplum açısından onlara katkıda bulunabilelim. Bu arada tabii, bu bütçe içerisinde döner sermaye gelirleri yok dolayısıyla Sayın Bakan, eğer son konuşmada bize 2024 için SGK ile Bakanlık arasındaki global bütçe rakamının öngörüsünü de verirse memnun oluruz. Bütçenin dağıtım tercihleri uygun değil, yanlış dedim. Neden? Bir: Koruyucu hizmetlere ayrılan pay çok düşük. Eğer bir ülkede samimiyetle insanların sağlığını korumak istiyorsak, hastalanmasını önlemek istiyorsak önce koruyucu hizmetlere yatırım yapmamız gerekir. Siz bütçede koruyucu hizmetlerin payını azaltıp tedavi edici hizmetlere bu kaynağı aktarmaya çalışırsanız burada insanların sağlığı maalesef olumsuz etkilenir. Üstelik de burada Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle uzun yıllardır devam eden bir özel sektöre desteğinden de söz etmemiz gerekir; Sayın Bakan özel hastaneler konusunda çok bilgili. Bakın, 2002’den bu yana özel hastane sayısındaki artış yüzde 111, özel hastanelerdeki yatak sayısındaki artış yüzde 334. Buna karşın Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yüzde 17’lik bir artış var, Sağlık Bakanlığı hasta yataklarında artışsa yüzde 47. Dolayısıyla özel sektöre ciddi bir kaynak aktarılan bir sistem maalesef karşımızda duruyor.
“ŞEHİR HASTANELERİ MAALESEF SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİNİ REHİN ALMIŞ DURUMDA”
Ayrıca, kaynak dağıtımdaki sorunlardan bir tanesi de şehir hastaneleri. Ben şunu çok açıklıkla söyleyeyim: Şehir hastaneleri maalesef Sağlık Bakanlığı bütçesini rehin almış durumda. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledik, Sayın Bakan dedi ki, ‘27,5 milyar euro para aktaracağız’ Bu paranın nasıl bir para olduğunu, büyüklüğünü sizlerin takdirine sunuyorum. Şu anda 2024 bütçesine koyduğunuz rakam yalnızca şehir hastaneleri için günde 229 milyon TL, gerçekten bu çok büyük bir pay. Burada hemen şu rakamı verelim: Bakın, 2024 bütçesinde şehir hastaneleri için Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 11,4’ü ayrılmış durumda, 18 hastane için. Peki, geri kalan yüzde 88 ne için ayrılmış? Sayın Bakanın bize verdiği rakamlardan söz ediyorum, geri kalan yüzde 88’in dağıtımını siz yapın; 977 hastane, 8.157 aile sağlığı merkezi, 973 toplum sağlığı merkezi, 3.393 acil yardım istasyonu diye gidiyor, ayrıca 852 bin sağlık çalışanının özlük haklarını da bu bütçeden karşılamak zorundasınız. Dolayısıyla, maalesef, şehir hastaneleri ciddi biçimde Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde yük oluşturuyor.
Gerçekten özellikle hizmet bedelleri için öylesine büyük rakamlar ödeniyor ki şehir hastanelerinde, açık söyleyelim bu artık utanç verici bir düzeye gelmiş durumdadır. Bu yetersiz ve yanlış dağıtılmış Sağlık Bakanlığı bütçesinin bazı sonuçları var, yıllardır bu sonuçlar var, bu bütçede de aynı sonuçların yaşanması kaçınılmaz.
“LİSANS MEZUNU BİR HEMŞİRE, BİR AİLE SAĞLIĞI MERKEZİNDE, 4 BİN LİRA MAAŞLA ÇALIŞTIRILIYOR”
Aile sağlığı merkezlerinde grup elemanları meselesi var, utanç verici bir süreç, ben bunu birkaç defa dile getirdim. Lisans mezunu bir hemşire, bir aile sağlığı merkezinde, aile hekimine bağlı yarım gün çalışarak ayda yalnızca 4 bin lira maaşla çalıştırılıyor; açık söyleyeyim bu hepimizin utancıdır. Bunun önüne geçmek için Sağlık Bakanlığı bütçesi desteklenmeli, bütçeden birinci basamağa kaynak aktarımı yükseltilmeli ve aile hekimliği sistemi doğru düzgün kamucu bir sistem biçimine dönüştürülmeli.
“MERKEZ BANKASI BAŞKANI BİLE İSTANBUL’DA EV BULAMADIĞI İÇİN ANNESİNİN YANINA TAŞINIRKEN BİZİM SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZ NE YAPSIN”
Bir başka önemli sorun sağlık çalışanları. Bakın, bu bütçeyle sağlık alanındaki eksik istihdamı çözemezsiniz. OECD ülkeleri içerisinde nüfus başına en düşük sağlık personelinin çalıştığı ülke açık ara Türkiye, oysa yetişmiş çok sayıda elemanımız var. Bize onlarca mesaj geliyor ebelerden, sağlık teknisyenlerinden, sağlık yönetimi mezunlarından; bu kişiler görev almayı bekliyorlar, iş bekliyorlar ve Sağlık Bakanlığının da bunlara ihtiyacı var ama bütçeye ödenek konmadığı için, onlar önemsenmediği için bir türlü bu istihdam alanı maalesef gerçekleştirilemiyor. Sağlık çalışanları açısından ciddi bir refah düşüklüğü var, birçok sağlık çalışanı maalesef yoksulluk sınırının altında maaşla geçinmek zorunda.
‘Merkez Bankası Başkanı bile İstanbul’da ev bulamadığı için annesinin yanına taşınırken bizim sağlık çalışanlarımız ne yapsın’ diye hepinize sormak isterim. İş yükü fazla; bu, iş memnuniyetini büyük ölçüde etkiliyor, hatta bazı sağlık çalışanlarında ve hekimlerde artık ‘tükenmişlik’ diye bir kavram var, şiddete zemin hazırlayan bir sağlık programı var, gelecek kaygısı var ve maalesef Sayın Cumhurbaşkanının ‘Giderlerse gitsin’ demesinin üzerinden geleceğini yurt dışında arayan hekim sayısında ciddi bir artış var. Buradan bir kez daha Sayın Bakana çağrıda bulunuyorum: Gelin sağlık alanındaki şu şiddet sorununu çözmek için birlikte geniş kapsamlı bir düzenleme yapalım çünkü Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Hastalar açısında bu bütçe sorunludur; finansal engeller var, randevu bulamama var, acil servislere yığılma var.
“BEBEK ÖLÜM HIZI ÇOK YÜKSEK VE İLLER ARASINDA CİDDİ BIR EŞİTSİZLİK VAR”
Sağlıklı kişiler açısından da problemler var. Ne gibi? Örneğin karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı halen çok yüksek, üstelik son beş yılda arttı ve bu karşılanmayan aile planlaması ihtiyacı Suriyeli kadınlarda çok daha yüksek; burada ciddi bir problem var. Mamografi taraması bizde maalesef çok düşük, bebek ölüm hızı çok yüksek ve iller arasında ciddi bir eşitsizlik var.”